Bilgeliğin arttığı yerde keder de artar!

Bu yazıda bilimsel araştırmalar yerine kendi hayatınızda gözlemleyebileceğiniz deneyimsel gözlemlere yer verilmiştir. Herhangi bir bilimsel bulgu niteliği taşımadığından, kesin ifadelerden kaçınılmıştır. Mevcut bir durumun olası ihtimalleri yordanmıştır.

Brigham Young: "Bir erkeği eğitirseniz bir adamı eğitmiş olursunuz, bir kadını eğitirseniz bir bir kuşağı eğitmiş olursunuz" diye özet geçmiştir tüm bu yazacaklarımıza. Remziye Hisar (1902 - 1992), Türkiye Cumriyeti'nin ilk kadın kimyageri. Fransız Sorbonne üniversitesi'nden mezun ilk Türk kadın. İlk Türk kadın matematik profesörü Selma Soysal(1924 - 2011), İTÜ'de 47 yıl boyunca bilim insanları yetiştirmiştir. Yine bir fizik mühendisi olan Canan Dağdeviren(1985- ), medikal teknoloji alanında çalışarak pilsiz çalışan giyilebilir bir kalp çipi (PZT MEH) ve cilt kanserini teşhis eden bir cihaz geliştirdi. Ayça ise bugün Twitter'da saatlerce düşünüp attığı tweete sadece üç fav aldı diye psikolojik bunalıma girdi. Annesi öğretmenler toplantısında aldığı "kızınızda dikkat bozukluğu var" uyarısıyla ne yapacağını şaşırıp kızının harçlığından kıstı. Selfiede bir türlü istediği açıyı yakalayamayan Tuğçe ise eve bir kedi alarak bu eksikliğini doldurma gayretine girişti. Pelinsu, yine Twitter'da kadına şiddete hayır deyip tiktok videolarında dişiliğiyle prim kasmaya devam etti. Duyarı Pelinsular, dayağı Ayşeler yemeye devam ediyor!

2010 yıllarında rahat durmayıp sevgi kriterlerinin neye göre şekillendiğini araştırmak istedik. Bilimsel olmayan bu araştırmanın çıkış noktası Selma Soysal'ın bir erkeğe olan duygusal ilgisi/beklentisiyle Ayça'nın duygusal beklentisi arasındaki farklılığı oluşturan etkenleri tespit etmekti. Bir erkek, Canan Dağdeviren'i ve Şeyma'yı nasıl kandırıp makyaj veya mutlak bir mutluluk sunabilirdi? Malumunuz, biz erkeklerin neslini sürdürebilmeleri için sahip olduğu en büyük yetenek "uygun" gördüğü partnerinin ilgisini çekmek için yoktan "yetenek" var edebilme kabiliyetidir. (Bu ilgi çekmekle ilgili vahşi doğadaki şu örneği izleyebilirsiniz: Tıklayınız ). İnsan doğasından örnek: Ya ben çok severim suşiyi. Erkek: "Aa daha geçen gün Dragon Pearl Sosuyla bir suşi yaptım, inanamazsın"

Sevgi, tüm varlıkların gübresidir. Ancak her şey zehirdir, mühim olan dozudur. Gübreyi kararınca verdiğimizde varlık değerlenir. Diğer bir deyişle kararında sevgi aşılanan kız çocuğu ileride, ejderya sosuyla suşi yapan erkeğin gerçek yüzünü okuyabilme yeteneği kazanır. Bir Remziye Hisar olmasa da, en azından Şeyma'nın storylerindeki ince bir çizgiye dönüşmez düşünceleri.

Gelelim kafamızı kurcalayan soruları araştırma detaylarına. Efendim, araştırmamızda bilimsel olmayan yöntemler kullanıldı. Spss programına da tabii tutulmadı. Tamamen üniversitede "yahu bu kız nasıl olur da benim ona karşı hissettiğim duygulara benzer bir hissiyatı taşımıyor" sorunsalıyla başladı.Tabi o zamanlar Bilimsel Araştırmalar dersini İngilizce gördüğümüz için pek de uygulanabilir bir araştırma yapamamıştık. Nerden bilirdik faktör analizini, cronbach alpha değerini. Bize göre her şey Ceteris Paribus!

Toplamda 1100 kişilik kız öğrencilerden oluşan iki grup oluşturduk. Bunlardan 600'ü ( 20-24 yaş) ailedeki erkek akrabalardan (baba, dayı, amca vb) sevgi, şevkat, merhamet gördüklerini belirten gruptan oluşuyordu. Ölçülerimiz ise babanız size nasıl hitap ediyor, aile içindeki yaşanan bir gelişmede sizin fikrinize önem veriyor mu, telefonunuzda nasıl kayıtlı (babacım, baba, babişko, amcacığım, bi tanem vb), size hiç şiddet uyguladı mı gibi sorulardan yola çıkarak bu iki grubu oluşturduk. Geri kalan 500 kız grubu ise ailesindeki erkekler tarafından sevilmemiş veya düşüncelerine değer verilmemiş, üniversite kaydına annesiyle gelmiş, babasıyla sadece notlar hakkında veya hesaba para aktarma için iletişime geçmiş (keşke demografik özelliklerine sadece yaşı değil, ailelerin eğitim düzeyi, yaşadığı şehirleri, ekonomik gelirleri de ekleseymişiz).

Birinci grubumuz olan sevgi pıtırcıklarının yarısından çoğu, biri lise diğeri üniversitede olmak üzere maksimum 2 erkek arkadaş edindiklerini belirttiler. Etkilendiği erkeklerin genel özelliğiyse espiri yeteneklerinin geniş olması, sanat ile ilgili olması, en az bir müzikal alet kullanıyor olması, yabancı dil biliyor olması, kitap okuma alışkanlığı olması, belli bir maddi gücünün olması, aile eğitim düzeyinin yüksek olmalı gibi kriterlerden oluşuyordu.

İkinci grubumuzdaki erkek arkadaş edinme ortalaması 5(beş). Aranılan kriterlerde ise, yani bu grubumuza yönelttiğimiz partnerinizin sizi sevdiğini nasıl anlarsınız gibi sorularda: sabahları günaydın ve akşamları iyi geceler mesajları atmak, sinemaya gitmek, belirli bir maddi gücünün olması, toplumda sözü geçerli biri olması, kel olmaması, sokakta yürürken elimi tutması, şiir yazma yeteneğinin olması gibi kriterlerden oluşuyordu.

Erkek arkadaşınızın saçınızı okşaması size bir şey ifade ediyor mu? sorusuna iki grubumuz da olumlu yanıt vermişlerdi.
Erkek arkadaşınızın size bir defaya mahsus olmak üzere şiddet uygulaması ayrılma sebebi olur mu? sorusuna sevgi pıtırcığı grubumuz kesinlikle ayrılım cevabı verirken, duygusal minnoşlarımız ayrılmayabilirim yanıtı vermişlerdi.

Birinci grubumuzun partner kriterlerinin yüksek olmasının sebebini aileden yeteri ilgiyi halihazırda aldığı yönünde oldu.

Bu yazıyı okuyan şunu da okudu: Kadınların Duygusal Evrimi