Kuşadası Olası Krize Hazır Mı?
KUŞADASI OLASI BİR KRİZE HAZIR MI?
Yabancı turistlerin Türkiye genelindeki ilk tatil tecrübesinin Kuşadası olduğu kabul edilmektedir.
Aydın ilimizde, 2012 verilerine göre, Turizm Yatırımı Belgeli tesis sayısı 12,
Turizm İşletmesi Belgeli 75 tesis ve toplam 39 704 yatak kapasitesi mevcut.
Ancak birçok parçadan oluşması nedeniyle turizm, yöresel ve dolayısıyla ulusal ekonomi içindeki birçok
sektörü etkilemektedir. Örneğin, turist harcamaları alışveriş merkezlerini, restorantları,
eğlence hizmeti veren işletmeleri, ulaştırma işletmelerini vb. gibi sektörleri doğrudan etkiler;
yerel yönetimlerin gelirleri, altyapı hizmetleri, inşaat, tarım vb. gibi alanları da dolaylı olarak
etkilemektedir. Bu doğrultuda Kuşadası ekonomisinin %90 payı turizm gelirlerinden
oluşmaktadır.
Bilindiği gibi turizm olumsuz olaylardan en çok etkilenen sektördür. Bir turistin
yaşadığı iyi bir olay veya deneyim en fazla üç kişinin ülkeye girişini sağlarken, yaşanan kötü
bir deneyim, ülkeye en az on iki turistin girişini engellemektedir. Buna göre bir ülkede turizm
sektörünün geliştirilmesi açısından özellikle arz tarafındaki insan unsuru büyük önem
taşımaktadır. Sektörde yer alan en üst düzeydeki yöneticiden, en alt kademedeki iş görenlere
kadar gerekli niteliklere sahip olmayan bireyler söz konusu ise, herhangi bir krizin
yaşanmasına gerek kalmadan sektör gerileme yaşar.
Dünya küresel bir köy haline gelmiştir, Hong Kong’da yaşanan Sars(Şiddetli akut
solunum yolu hastalığı) virüsü bize olumlu veya olumsuz etki edebilmektedir.
Krizin nereden
ve ne zaman geleceği belli olmaz. Önemsemediğiniz küçük bir bir dalga, şirketi yıkıp
götürecek bir tsunamiye dönüşebilir. Olası bir kriz durumunda – ki krizin geleceğini ön
görmek çok zordur- nasıl bir strateji ve hangi taktikleri uygulanması gerektiğini önceden
belirlemektir. Yani işin püf noktası: Hazırlıktır. Olası bir krize hazır mıyız? Ne tür krizlerin
yaşanabileceği ve bu türlere göre hangi tedbirler alınacağı biliniyor mu? Geçmiş zamanda
yaşanan krizlerde yabancı yöneticiler ne tür önlemler aldı? Dünyanın en büyük şirket
sıralamasında ilk onda yer alan şirketler bir hafta içinde nasıl yok oldu?
Kriz öncesi yapılması gereken önemli işlerden biri; Kriz komitesi ve Kriz iletişimi
birimlerini oluşturmaktır.
İletişim birimi kriz dönemlerinde izlenecek iletişim stratejisi ve
taktikler bütünü olarak tanımlanıyor. Kriz İletişiminin görevi nelerdir? Krizin yaşanmaması
için tedbir almak, kriz esnasında çözüm üretmek ve bu çözümleri medyaya, müşterilere,
kamuoyuna, sektöre sunarak işletmenin ne denli güçlü kaldığını duyurmaktır. Kriz sonrası
gerekli yenilikleri, değişiklikleri ilan etmektir. Nasıl ki bir yangın tatbikatı yapılır, benzer
şekilde bir kriz tatbikatı yapmak da yine iletişim biriminin görevidir. ABD’nin en büyük 500
şirketinde 7. sırada yer alan Enron şirketinin bir hafta içinde yok olması kriz iletişimi
konusunda çok daha dikkatli ve profesyonel olmayı gerektiğinin altını çizmiştir
Kriz komitesi ise krizi sınıflandırır, nerden ve nasıl geldiğini tanımlar tanımladığı kriz
türlerine göre bazı önlemler alır. Taktikler geliştirir. Krizi sınıflandırmak neden önemlidir?
Uygun yönetim ve kurtarma stratejileri söz konusu krizin türüne bağlıdır. Örneğin teknolojik
arızalardan meydana gelen bir krizde, halka sistemin yenilendiğini veya düzeldiğini ikna
etmek güçtür. Firma, aynı zamanda müşterilerine ilerde benzer sorunlarla karşılaştığında
daha iyi çözümler bulacaklarını göstermeli. Sınıflandırma, yöneticilerin yaşanan krizde
uyguladıkları yanlış yöntemleri bir sonraki krizde daha etkin bir şekilde başa çıkmaları ve
özgün bir yol izlemeleri konusunda yöneticileri uyarabilir.
2003’te Hong Kong bölgesinde meydana gelen Sars virüsü yiyecek içecek işletmelerinde 3 ayda yaklaşık 3 milyar dolar zarara sebep olmuştu. Yabancı turistlerin seyahat rotaları değişmiş; yöre halkı dahi dışarda yemek yemeye korkup, alış verişi askıya almışlardı. yöneticiler kriz yönetimi için belirli bir prosedür izlemişlerdi. Onlara göre iki tür kriz vardır: bunlardan ilki ‘Harici Kriz’ (işletme dışında) iken diğeri ‘işletme içi’ yaşanan krizdir. İşletme harici krizlere sars gibi virüslü hastalıklar, tsunami gibi doğal afetler, sosyal çevreden terör olayları, boykot, grev veya karalama eylemleri, Çernobil gibi teknolojinin getirdiği sorunlar örnek gösterilebilir. İç krize sebep olan faktörler ise Yönetici Hataları başlığı altında toparlamak mümkündür. Buna; kısa vadeli kâr için halkın sağlığına zararlı yiyeceklerin satışına göz yummak(Coca Cola’nın çıkardığı Dasani marka suyun yüksek oranda bromür içerdiğinin anlaşılması), bilerek/farkında olarak bozulmuş malların servis edilmesi ile müşterileri kandırmak, yöneticilerin rüşvet- kara para aklama- vergi kaçırma gibi yüz kızartıcı işlerde bulunması gibi örnekler verilebilir. Yönetici hatalarına örnek olarak, 2001 sonlarına doğru yaşanan ve tarihindeki en yüksek tutarlı iflasını yaşayan Amerika’daki Endron Skandalı’dır. Şirket yöneticileri büyük ölçüde maaş, prim veya hisse senedi opsiyonları yoluyla, kendi servetlerini artırmak için yasa dışı davranışlara girişmişler; bu şirketleri yatırımcılar adına denetlemekle yükümlü olan bağımsız denetim şirketleri ve hisse senedi analistleri görevlerini yapmamışlardı. Bütün bu sistemi düzenleyen kamu kurumları ise çaresiz kalmışlardı.
Kriz döneminde şirketin itibar kaybetmemesi çok önemlidir. SARS vakasında görüldüğü gibi elemanları işten kovmak sosyal çevre krizine yol açabilir. Zira birçok işletme hukuki açıdan zor durumda kalmıştı ve yapılan grevler, açılan davalar sonucu işletmeler daha fazla zarara uğramıştı. Bu hataya ülkemizde de çok sık rastlanmaktadır; oysa bu tutum ikinci bir krize yol açtığı gibi işletmenin itibarını ve saygınlığını da zedelemektedir. Bunun yerine işletme indirimlere gidebilir, ürün çeşitliliğini artırabilir, gelir geliştirme planları kurabilir, gıda maddelerinin maliyetini düşürmek için tedarikçiler ile müzakere yoluna gidebilir. Örneğin Hong Kong’da eğlence işletmeleri, müşterilerin sağlık değerlerini kontrol eden, Nurse Betty, hemşire görünümlü iki bayan çalışanı girişte bulundurarak işletmenin ne denli titiz olduğunu göstermeye çalışmışlardı. Benzer şekilde bazı yiyecek içecek işletmeleri sağlığa uygunluğunu kanıtlamak ve böylece müşteri güvenini sağlamak amacıyla işgörenlere maske taktırmış, kullanılan malzemelerin tek kullanımlık olduklarını, kısaca gerekli sıhhi koşulları sağladıklarını göstermiş, karaoke restorantları kullandıkları mikrofonların dezenfekte edildiklerini ve ultraviyole sistemi ile temizlediklerini duyurmuşlardı.
Kriz dönemimde yönetilmesi en güç ve en önemli üç şey; zaman, para ve insan kaynağıdır. Yönetici hasar tespitinde bulunduğunda veya olası krizin ne tür hasarlara sebebiyet vereceğini planladığında bu üç unsuru en etkin ve verimli bir şekilde yönetebilmektedir.
Netice itibarı ile kriz her ne kadar işletmenin dış çevresinde meydana gelse de işletme olumsuz etkilenmektedir ve bu etkiyi olumluya çevirmek yine işletme yöneticilerin elindedir. Her işletmede ‘Kriz Komitesi’ oluşturarak bu kriz komitelerinde film gibi senaryoları ortaya koyup bunlara nasıl aksiyon almamız gerektiğini planlamalı, çözümleri tartışmalı ve olaylar karşısında hazırlıklı olmalıdır. Bunu yalnız kendi işletmemiz için değil, çevremiz, vatandaşlarımız, ailelerimiz ve ziyaretçilerimiz için yapmalıyız. Unutmayalım ki hiçbir şey imkânsız değildir. Koordineli ve sistemli çalışmanın önüne en ala krizler dahi geçemez.