Çağımızın Vebası Like Yetmezliği

Çağımızın Vebası Like Yetmezliği

Son yıllarda #SosyalMedya mecralarında doğalının dışında, yoğun filtreye giydirilmiş “sadece iyi şeyleri” yükleyen kullanıcılar artış gösterdi (Keşke hayatlarımız sosyal medyadaki paylaşımlarımız kadar neşeli ve ışıltılı olsaydı).

Ekranlardan fışkıran bu ışıltılı ve “aşırı” mutlu hayatlar yüzünden maruz kaldığımız bir terim olan #olumlama’yı inceleyelim.

Öncesinde limbik sistemi hatırlatalım; beynimizde duygusal ve davranışsal cevaplarla ilgili olan kısımdır. Amigdalar ise korku, stres, endişe gibi duygusal cevapların merkezi. Stres anında kontrol mekanizması kendisini savunmak için anında harekete geçip sonucu düşünmeden o stresli anı ortadan kaldırmak için uğraşır. Çünkü duygular iyi kötü ayrımında değildir. Stres varsa anında çözülmelidir der ve hemen harekete geçer. Bu da içinde bulunduğun kaostan, stresten, korkudan “olumlama” yöntemiyle uzaklaşmanı gerektirir.

Ancak olumlama ile stresi ortadan kaldırdığımızı sanırız. Bu kısa vadeli #mutluluk veren geçici çözümü beynimiz sık sık tekrarlamak ister. Bol bol paylaş gibi. Bol bol kahkaha at gibi. Hiç durmadan ışıltılı hikayeler paylaş. Kimler bakmış, kimler like atmış onları kontrol et. Rahatla. Ve bunu tekrar et. Her gün her saat bu cihaza bak, led ışık bağımlısı olana kadar da bırakma elinden. Stres böylece uzaklaşır. Aha bak şu da çok güzelmiş, şunu da paylaşıyım. derken gerçek hayata döndüğümüzde karşılaştığımız stresi yönetemediğimizi fark ederiz. Ne aile içinde, ne ikili ilişkilerde ne de iş yerinde sosyal medyadaki olumlama yüzünden üretkenliğini yitirdiğini görürsün. Çünkü tek gayen “Ne yaparsam like alırım”.

Ödüllendirme mekanizmasını likelar aracılığı ile çalıştıran #sosyalmedya, bunun zıttını yaşamadığı için yani az like alma durumu ceza mekanizması gibi iş görmediğinden bu alandaki varoluş sadece olumlama üzerinden oluyor. Gerçek hayattan koptuğu nokta burada. Sosyal medyanın sağladığı tatmini olumsuzlamadan, büyütmemek ve kullanıcının neden buna ihtiyaç duyduğunu belirlemesi gerekmekte. Bu da net çizgilerle belli olmalı, eş dost görmece, alış veriş, bilgi edinme gibi amaçlar tanımlanmalı. Tanımsız bir seyahat ise bahsi geçen bozul mekanizmanın zincirlerini çalıştırmakta ve sosyal medya kırık dökük tatminleri ile hayatın merkezine koşturmakta. Merkez ise hep organik olmalı, dijital değil.

Ne var ki olumlu-olumsuz her duygunun hayatımızda bir yeri var. Olumsuz duyguların yaşanmasına fırsat verilmemesi bu var olan işlevlerinin de yerine getirilmesini engeller.

Şişirilmiş olumlama patlaması sonrası realitede karşılık bulamadığında dengeler bozulabilir. Bozulan öz güveni yeniden şişirmek gerek. Peki nasıl? Tabii ki #KişiselGelişim kitapları. Hemen bir NLP yapalım. Tükürük etkisi yaratan bu şişir söndür patlat eylemleri bir süre sonra davranış bozukluğuna dahi sebebiyet verebilir.

Yapılan araştırmalarla biliyoruz ki olumlu yaşam olayları ve duyguları hem psikolojik hem fiziksel sağlığı güçlendiriyor. Ancak buradaki asıl mesele, bu yaşam olaylarının ve duyguların sürekliliğinin olamayacağı gerçeğini göz ardı etmekle başlıyor. Yani kısaca “her zaman her şey güzel olmayacak.” ve “hiçbir zaman her şey güzel olmak zorunda değil.”
“Biz dünyaya mutlu olmak üzerine gönderilmiş canlılar değiliz”

Nasıl ki bir ilaç ancak doğru dozda hayat kurtarıcı ve aşırı dozda zehirleyicidir, pozitiflik de öyle. Her şey zehirdir; önemli olan dozudur. Aşırı #pozitiflik kişiyi adeta boğar, çünkü orada zorluklara, kötü şeylere yer yoktur. İlk başta işe yarar gibi gözükür, kişiyi cesaretlendirdiğini düşünürüz ancak sağladığını düşündüğümüz rahatlama kişiyi ilgiden, şefkatten uzaklaştırır.
#LikeYetmezliği yüzünden kırılan özgüven ile normalin çok ötesinde paylaşımlar ve davranışlar sergilenmesine sebebiyet verir.
Ve ortaya bir kuşun büyüme evresini bilmeyen, bir domatesin yetişme prosedüründen bi haber #ÜçlüPriz kuşağı çıkıverir. Şarj bitti mi her şey biter.

Olumlama cümlelerinden bazıları: Asla pes etme, bu kadar negatif olma, iyi düşünürsen iyi olur, abartıyorsun senden daha kötü durumda olanlar var, haline şükret, geçer bunlar geçer boşver, üzülme artık, hadi neşenlen, erkekler ağlamaz. Bunlar yerine destek ve empati içeren cümleler;
Bazen durup mola almanda hiçbir sakınca yok, şu anda böyle düşünüyor olman normal, seni anlıyorum bazen işler yolunda gitmeyebilir, zor olduğunun farkındayım bu yüzden yanındayım, zamana ihtiyacın var bu süreçte olumsuz ve olumlu yönlerle de karşılaşabilirsin ama seni anladığımı bilmeni isterim.

Toksik olumlama sonrası toksik ilişkileri konu alan müzikleri önümüzdeki günlerde paylaşacağız. Bizi takip etmemeye devam edin :)

REFERANSLAR

Ayvalık Balıkçısı
Ömer Holiday Resort
Melis Hotel
Detay Fotoğrafçılık
Royal Caribbean Cruise